Daha önce ifade ettiğim, çok sınırlı sayıda da olsa, kişiye özel takı yapmaya devam ediyorum.
Ancak bunun yanı sıra ,bir başlık altında toplanan 4-5 takıyı geçmeyen küçük koleksiyonlar hazırlamaya karar verdim.
Aynısı olmayan, tek olan ama aynı dili konuşan 4-5 takı.
İlk koleksiyonun adı Cho Oyu, ikincisi K2 oldu. Sırada diğerleri var.......
Dünyanın 8205m’de en yüksek 6. Dağı. “Turkuaz Ana Tanrıça” demek.
Dünyada zirvesinde olmak istediğim birinci dağ. Müthiş bir büyüsü var bana göre.
Cho Oyu temalı bu takıların da paylaşacağım hikayeleri ve anlamları olacak. Fiyatları ile birlikte. Hepsini hazırlamam uzun zaman alacağı için hazırladıkça tek tek sizlerle paylaşacağım.
Yakında……………!!!
Sizlerle, öncelikle Cho Oyu'da zirve yapmış olan iki dostumun kısa yazılarını paylaşmak istiyorum.

Tunç Fındık 2005
Çin saatiyle gece 01:20 (Nepal saati ile 23:00) idi ve hava buz gibi ve de zifiriydi. Gökte yıldızlar olmasına rağmen ne kadar karanlıktı! Kafa lambası ışığında başladığımız yolculuğumuz kendi iç dünyamıza gömülmemizle sessizce devam ediyordu. Tempolu olarak karı kramponlamaktan ibaretti o anki yaşam… Bunu tek bozan olay, bir süre sonra Francois'in midesi rahatsız olduğu için dönmek zorunda olup, gerilerden seslenmesiydi. Artık iki kişiydik: koca, soğuk ve acımasızca karanlık bir dağda sadece iki küçük insan, iki minyatür lamba ışığı…
Herhalde eksi 20 derece civarı olmalıydı ısı. Thierry benden elli metre kadar öndeydi, bakmıyordum ama orada olduğunu hissediyordum. Saat 04:30 gibi 7500 metredeki 3. kampa ulaştık ve kısa bir mola için boş bir çadıra daldık. Biraz sıcak sıvı, biraz çikolata… Durmanın bize hiç yararı yok, yola devam etmek gerek! Eğim biraz daha dikleşiyor, hava ısrarla zifiri karanlık hala.
Yol uzun, bitmek bilmiyor, zaman ölçüsü tamamen kayboldu bende. Ne kadardır yoldayız? Sonsuzluk tadında bir tempoda gidiyoruz. Allahtan hava çok sakin ama akciğerleri dağlayan bir soğuklukta ve kurulukta. Uzaklarda, belki de yüzlerce kilometre ötede bir yerde şimşekler çakıyor ve yüksek bulutları apansızın aydınlatıyor. Ama bunun için endişelenecek bir durum yok. Sadece fantastik bir görüntü……
İçimde garip bir hissiyat var, gereğinden çok yorulmaya başladım, oksijensizlik! Ayrıca zihnim de çok hareketli bu sabah: bir yanım çok bilinçli ve ne yaptığını, nasıl krampon vurup kazma salladığımı, her hareketimi biliyor, diğer yanım ise bana burada, bu düşman yerde, karanlıkta ne aradığımı sorup mantıklı olmaya davet ediyor. Onu duymamaya çalışıyorum! …
Oksijensizlik ve ölüme atılan her adım daha da zorlaşıp, daha da çok nefes ve irade gerektiriyor. Sadece irade ile gidiyorum. Delilik bu olsa gerek!...
Acele edemiyorum hiç, adım adım, arada hedef olarak bir kayayı filan seçip ona varınca yenisini hedefleyerek gidiyorum. Adım sayıyorum , sayı karışınca veya sayıyı unutunca tekrar başlıyorum. Nereye kadar bu gidiş? Son nerede?
Geniş ve zirvede olması hayret verecek kadar düz bir platodayız. Thierry 100 metre ötede kısa bir tahta direk ve ona asılı renkli dua bayraklarıyla kata denen kutsal atkıların yanında ayakta duruyor. Zirve! Ben de güneşin pişirdiği rüzgarsız sabahta birden sıcak basınca kaz tüyü ceketimi çıkartıp çantama koydum, biraz sıvı içtim ve adım adım zirveye gittim.
Ama hani Cho Oyu'nun zirvesinden Everest gözüküyordu? Bu sorunun cevabını da çok kısa sürede aldım; zirveye az kala doğu ufukta Everest, Lhotse ve Kanchenjunga dağları belirdiler. Çin saati ile saat 10:30 (Nepal saatine göre 08:15), Thierry ile kucaklaşıyoruz ama oksijen eksikliğinin bir yan etkisi olsa gerek, birbirimizin adını anımsayamıyoruz! Zirvede sert bir rüzgar esiyor ve hava soğuk, ceketimi hızla geri giyiyorum…
Böylece 2. kamptan 1200 metre yüksekliği 9 saatte tırmanarak, oksijen kullanmadan zirveye çıkmış oluyoruz, çok sevinçliyim! Akciğerler 8205 metrenin ince, havasız havasıyla bayram ediyor. Seri halde fotoğraf çekiyoruz ve ardından iniş zamanı geliyor… Çok durmamalıyız burada. Thierry kusuyor. Acilen inmeliyiz.

Sevgili Fırat hikayesinden önce Cho Oyu'da zirve yaptığı botları gönderdi. Yapacağım takılara küçük parçalarını iliştireceğim. Böylece takı sahipleri de Cho Oyu zirve ve Tanrıça ile tanışmış olacaklar.